" Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım.”
Mustafa Kemal ATATÜRK (3 Mayıs 1915 Arıburnu.)
TÜRK TOPÇUSUNUN YAZDIĞI TARİH
**İtiraf etmeliyim ki Türk topçusu büyük bir gayret gösterdi. Bunu da ileride tarih yazacaktır**
Bugün 18 Mart 2015, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100’üncü yıldönümü. 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915’te Mehmetçiğin toplarıyla, Nusrat’ın denize döşediği mayınlarıyla işgal kuvvetlerinin kendilerince o yenilmez armadasını, Çanakkale Boğazı’nın derinliklerine gömdüğü tarihtir 18 Mart 1915...
Havranlı Seyid Onbaşı’nın 215 okkalık (275 kilo) gülleyi tek başına sırtlayıp topun ateş yuvasına yerleştirip, İngilizlerin Ocean’ının ağır yara aldıktan sonra manevra yaparken Nusrat’ın mayınına çarpıp Morto koyunda denizin dibini boyladığı gündür... Çanakkale zaferi hakkında, savaşta görev almış yabancı komutanların değişik değerlendirmeleri vardır. İşte bunlardan biri de Amiral Keyes’dir
2 saat içerisinde gelen bozgun
O yenilmez dedikleri armadanın Kurmay Başkanı Amiral Keyes, Çanakkale’nin kolayca geçileceğinden emindi. Buna kesin olarak inanan Amiral Keyes 18 Mart’ta, savaşın durumunu hatıra defterine şu gerçekçi cümlelerle yazıyordu “Yenilmiş bir düşman karşısında olduğumuza kesin inancım vardı. Öğleden sonra saat 14.00’te yenildiğimi sanıyordum; saat 16.00’da ise yenildiğimi biliyordum.” Aradan geçen 2 saat amiralin uğradığı bozgunu anlatmaya yetiyordu. Oysa aynı amiral savaş başlamadan önce hatıra defterine şöyle yazmıştı: “Churchill, İngiliz donanmasını büyük bir imtihana hazırladı. Biz bu imtihanı verip Çanakkale Boğazı’nı geçeceğiz.”
Tarihin yazdığı Türk topçusu
Keyes 18 Mart gecesi bu yazdıklarının altını şöyle dolduracaktı: “Yazık... Churchill’in hazırladığı imtihanı veremedik, Çanakkale’yi geçemedik. Müthiş bir yenilgiye uğradık; bu inkar edilemez. İtiraf etmeliyim ki Türk topçusu büyük bir gayret gösterdi. Bunu da ileride tarih yazacaktır.” 2 saat içerisinde o yenilmez denen armadayı boğazın dibine yollayan Türk topçusunun başarısı ise şu sözlerde gizliydi: Savaşın bunalttığı bir anda Kurmay Başkanı Selahattin Adil Bey’in Dardanos bataryasına gönderdiği bir atlı, Hasan ve Mevsuf teğmenlerin top başında şehit oldukları haberini getirmişti. Selahattin Adil Bey, tankerdeki topçu kumandanına bu üzüntüyle; ‘Niçin denizde toplarınız su fışkırtmıyor’ diye sitemle sormuş, ‘Çünkü mermilerimiz suya değil. Düşman gemilerinin güvertesine düşüyor’ cevabını almıştı. Bir benzetme de Akdeniz Seferi Kuvvetler Baş Kumandanı General Ian Hamilton’dan: “Irresistsble, Ocean ve Bouvet battı. Diyorlar ki Bouvet, banyoya fırlatılmış bir fincan tabağının kayarak batışı gibi denizde kaybolmuş.” Akdeniz Seferi Kuvvetler Baş Kumandanı General Ian Hamilton Gelibolu Günlüğü adlı hatıratında böyle yazıyordu.
Yedi düvelin ‘Mucize’ dediği MİLLİ RUHTU!
Mustafa Kemâl o ruhu şöyle anlatmıştı:
‘Karşı siperler arasında mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak… Muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına tümüyle düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor… Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir tereddüt bile göstermiyor… Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar.. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur!’
Ruhunuz şad olsun...
Geçen yıl paylaşmıştım Çanakkale'ye giden ve şehit olan gencecik bir askerimizin anı defteri vardı, o da üzüm hoşafı, çorbadan oluşan yemek listesini, günbegün yaptıklarını kaydetmişti..:( hepsi nur içinde yatsınlar, en başta Atatürk'ümüz hepsinin mekanı cennet olsun...onların sayesinde hayattayız
YanıtlaSileline sağlık
Tüm anıları, tüm yazanları paylaşsak yine de onlara borcumuzu ödeyemeyiz ki. Yemen'de, Sarıkamış'ta, Balkanlar'da, Anadolu'nun her karışında, Çanakkale'de şehit düşen tüm askerlerimize olan borcumuzu ödeyemeyiz...
SilDerler ki; "Çanakkale Türklerin hac yeridir." Bunu niye söylerler? Oraya gidip o havayı soluyalım ve bir nebze de olsa yıllar önce ne fedakarlıklarla o toprakların bizde kaldığını anlayalım diye derler. Zaten oraya gidip de etkilenmemek mümkün değildir. Ben gittiğimde orada günlerce kalıp her bir metrekaresini gezmek istemiştim. Bunu neden yazdım? Şu an yine çıkıp oraya gitmek, onlara yakın olmak istedim. Çok duygulandım çünkü yazdıklarından...Nurlar içinde uyusun hepsi, Çok şükür ki; herşeye rağmen bayrağımız dalgalanıyor hala ve vatan sevgisiyle dolu çok insan var bu ülkede.
YanıtlaSilNe kadar doğru bir tanımmış, ilk defa duydum. Henüz gitmek kısmet olmadı ama birgün mutlaka gideceğim. Aslında bu bir zorunluluk olmalı. Her vatandaş bu toprakların ne şartlarda kurtarıldığını görmeli o havayı soluyarak. Bugünümüzü o canlarını hiçe sayan gencecik kahramanlarımıza borçluyuz. Bayrağımız her daim dalgalanacak ...
Sil